LÖSEMİLER
Kanı oluşturan hücrelerin neoplastik değişikliği ile karakterize hastalıklardan birisidir. Kan hücrelerinin kontrolsüz ve geri dönüşümsüz seyreden çoğalması sonucu kemik iliği, periferik kan ve bazı organların bu neoplastik hücrelerle istila edilmesi hastalığın klinik görüntülerini açığa çıkarır.
Dişeti kanaması dışında özellikle akut myeloblastik lösemide daha belirgin olarak ortaya çıkan dişetindeki hipertrofik görünüm; yoğun lösemik infiltrasyona bağlı olarak meydana gelebilir.
Bazı akut lösemilerde bu dişeti hipertrofisi dişleri örtecek düzeyde olabilir.
YÜKSEK RİSKLİ HASTALARDA YAKLAŞIM:
Bu hastalar genellikle blastik kriz döneminde olduklarından hastanede tedavi alıyor olmalıdırlar.
Bu hastalarda ağızdaki acil düzeydeki enfeksiyonlar intravenöz geniş spektrumlu antibiyotiklerle tedavi edilmeye çalışılmalıdır.
Ancak spesifik bir uygulama zorunluluğu varsa (ör: apse drenajı, çok lükse bir dişin çekimi gibi) hastanın doktoru ile konsültasyon yapılarak ortak bir karar alınmalıdır.
ORTA RİSKLİ HASTALARDA YAKLAŞIM:
Bu hastalarda artık malignite kanıtları ortadan kalkmıştır ancak lösemik tedavinin kemik iliğine baskısı vardır.
Bu baskı tedavinin verildiği andan sonraki 14 gün boyunca oldukça etkili olduğundan bu arada dental uygulamalardan kaçınmakta fayda vardır. 21 gün sonra dental tedavi yapılabilir.
Tedavi süreci öncesinde mutlaka doktoru ile konsültasyon yapılmalı ve profilaksi uygulanmalıdır. lökosit ve trombosit sayıları bilinmelidir. Lökositler 3500 hücre/mm3 ten az ve trombositler de 100000 hücre/mm3 ün altında ise dental tedaviler ertelenmelidir.
SONUÇ OLARAK:
- Lösemide ağızdaki fokal enfeksiyon odaklarının kaldırılması şarttır.
- Löseminin şiddetine göre konsültasyon ve profilaksi gerekliliği doğar.
- Tedavi için uygulanan sitotoksik ilaçlar oral ülserasyonlara neden olabilir.
- Hastalarda bulunan trombositopeni de sıklıkla uzun süren kanamaya neden olur.
- Dişetlerinde büyüme ve kanama löseminin bir bulgusu olabilir.
LENFOMALAR
Lenforetiküler dokunun (lenfositler ve retikulum hücrelerinden oluşur) primer malign hastalığıdır. İki büyük gruba ayrılır;
1. Hodgkin
2. Non-hodgkin
Histopatolojik olarak Hodgkin hastalığında Reed-Stenberg hücrelerinin (baykuş gözü çekirdekli) görülmesi iki grubu birbirinden ayıran en karakteristik bulgudur.
Hodgkin hastalığı lenf bezlerinde lokalize kalabildiği ve yavaş ilerlediği halde, non-hodgkin lenfomada hastalık daha yaygındır.
Hodgkin lenfoma:
- Hastalığın etyolojisi bilinmemektedir.
- Hastaların çoğu yüzeyel lenf bezlerinin büyümesi ile doktora başvururlar.
- Genellikle ilk olarak yüzeysel servikal ve supraklavikuler bölgelerdeki lenf bezleri büyür. Başlangıçta tek taraflı, mobil, ağrısız ve lastik kıvamındadır.
- Hastalık ilerledikçe nodların dışına infiltre olarak büyüme gösterir ve nodlar çevre dokulara fikse olurlar . Tedavi edilmezlerse diğer lenf nodu gruplarına da yayılır ve sonrada kemik, karaciğer, akciğer gibi ekstra lenfatik dokulara yayılma gösterirler.
- Az bir kısmıda gece terlemesi, kilo kaybı, ateş, kaşıntı gibi sistemik bulgular gösterir.
- Her organ ve dokunun tutulumunda ilgili bölgede şikayetlere neden olur. Örn: kemik iliği tutulması; anemi, nötropeni ve trombositopeniye neden olur.
- Oral bulgular nadirdir.
Non hodgkin lenfoma (NHL):
- Klinik ve histopatolojik açıdan birbirinden farklı neoplastik hastalık grubunu oluştururlar. Öyle ki 20 yıldan fazla yaşam süresi gösteren çok selim seyirli tümör örnekleri olduğu gibi, bir yıldan kısa zaman içinde ölüme götüren şekiller de vardır.
- Etiyolojisi bilinmemektedir. Ateş kilo kaybı, gece terlemesi, bulantı, kusma, kaşıntı, kemik ağrıları mevcuttur.
- Çoğunlukla nodal tutulumla başlarken, ekstranodal tulumla başlayan tiplerde vardır.
- Lenf nodları başlarda hareketlidir, ilerledikçe büyümeyle birlikte çevre dokuya fikse olurlar.
- Bazen sadece oral doku tulumuyla başlayan durumlar da vardır ve henüz diğer dokulara yayılmamıştır. Bu lezyonlar yumuşak dokularda veya çene kemiklerinde lokalize olabilirler.
- Yumuşak doku lezyonları ağrısız, bataklık kıvamında yaygın şişlikler şeklindedir, eritematöz veya morumsu olabilir, ülserasyon gösterebilirler. Sıklıkla bukkal vestibül, sert damak posterioru ve dişetleri etkilenir.
- NHL’larda tedavi radyoterapi ve kemoterapiden ibarettir.
Lenfomalar aşağıdaki nedenlerle dişhekimleri için önemlidirler:
1)Lenfomaların başlangıç tutulumları baş ve boyun bölgesinde olabileceği için diş hekimi bu hastalarda rutin baş boyun muayenesi sırasında bu hastalığı ilk tespit eden doktor olabilir.
2)Sitotoksik ilaç ve radyasyon tedavisi görenlerde herpes zoster ve kandida enfeksiyonları görülebilir. Bunun yanında viral kaynaklı enfeksiyonlar, kanama eğilimi, steroid tedavisi diş tedavilerini etkileyebilecek ve tedbir alınması gereken durumlardır
Dişhekimin karar vermesi gereken ilk şey lenfadenopatinin enflamatuar mı yoksa nonenflamatuar mı olduğunu tespit etmektir.
Sistemik nedenler, örneğin soğuk algınlığı, grip veya parafarengeal enfeksiyon bilateral lenfadenopati yaparken, lokal enfeksiyonlar ve neoplaziler ise tek taraflı lenfadenopatiler yaparlar.