Özellikle son zamanlarda çok fazla tartışılan bu konuya bence bir açıklık getirmenin zamanı geldi. Elbette elde tutulur nesnel bir sonuç için oldukça tarafsız davranılması gerekiyor. Bunun için her iki tarafı da doğru araştırıp sonuca varılmalı.
Tıp ve Diş hekimlerinin yetersiz bilgileriyle tartışmaları, tartışmaların daha da büyümesine ve birbirlerine sitem etmelerine neden olmuştur. Burada bu tartışma gerçek ve doğru bilgilerle çözümlenecektir.
Doktorluk ve Diş hekimliği’nin anlamları
TDK’ya göre “doktor” kelimesinin anlamları:
- Hekim
- Bir fakülteyi veya bir yüksekokulu bitirdikten sonra belli bir bilim dalında en yükseköğrenim basamağına vardığını, geçirdiği özel sınavla ve başarılı bir eserle gösterenlere verilen akademik ünvan.
TDK’ya göre “diş hekimi” kelimesinin anlamı:
Diş, ağız bakımıyla ve hastalıklarıyla uğraşan hekim; dişçi, diş doktoru, diş tabibi.
Vikipedia “doktor” kelimesini şu şekilde açıklar:
Doktor, hekim veya tabip, tıp alanında çalışan profesyoneldir. Hastalık, yaralanma ve diğer fiziksel ya da zihinsel bozuklukların incelenmesi, tanısı, prognozu ve tedavisi yoluyla sağlığın iyileştirilmesini, sürdürülmesi veya eski haline getirilmesi ile ilgilenirler. Doktorlar uygulamalarını belirli hastalık kategorilerine, hasta türlerine ve tedavi yöntemlerine odaklayabilir ve bireylere, ailelere ve topluluklara sürekli ve kapsamlı tıbbi bakım sağlanması sorumluluğunu üstlenirler.
Vikipedia “diş hekimi” kelimesini şu şekilde açıklar:
Diş hekimi, diş doktoru veya diş tabibi, diş hekimliği mesleğini icra eden, ağız, diş ve dudaklardan oluşan ağız boşluğu ve çevre dokularının hekimidir. İnsan sağlığına ilişkin olarak dişlerin, diş etlerinin ve bunlarla doğrudan bağlantılı olan ağız ve çene dokularının sağlığının korunması, hastalıklarının ve düzensizliklerinin teşhisi ve tedavisi ve rehabilite edilmesi ile ilgili her türlü mesleki faaliyeti icra etmeye yetkilidir.
Doktor unvanları
İki tip doktor unvanı vardır:
Birincisi; hekim, tabip anlamlarına gelir. Mesleki bir unvandır ve mesleğin görevini, ne yaptığını, amacını tanımlamaya yardımcı olur. Bu anlamdaki doktor; hastalığı teşhis eden, tedavi eden ve takibini yapandır.
İkincisi; akademik unvandır. Bilim dünyasında bir sıralama ve görev belirtir. Bu anlamdaki doktor; konu üzerine araştırma yapan, yeni bilgi ve ilim üreten ve bu bilgi ve ilimi paylaşandır.
Tıp ve Diş hekimi unvanlarının açıklanması
Tıp fakültesini bitirenler “Tıp doktoru” olarak mezun olurlar ve MD(Medicinae Doctor / Medical Doctor) unvanına sahiptirler.
Diş hekimliği fakültesini bitirenler “Diş hekimi” olarak mezun olurlar ve DDS(Doctor of Dental Surgery) unvanına sahiptirler.
İkisinde de “doctor” ifadesi yer almasına rağmen doktor kelimesi Tıp mezunlarında “doktor”, Diş hekimliği mezunlarında “hekim” kelimesi şeklinde kullanılmıştır. Yukarıda daha önce de belirtildiği üzere hekim ve doktor kelimeleri eş anlamlıdır.
Tıp doktorlarının Diş hekimlerine sitemi
Tıp doktorları, bir takım gerekçelerle diş hekimlerinin doktor unvanını kullanmalarını haksız ve yanlış bulmaktadırlar. Bu gerekçeler:
- Tıp fakültesinin öğrenim süresinin daha uzun olması
- Tıp doktorlarının insan hayatı üzerinde diş hekimlerine kıyasla daha etkin olması düşüncesi
- Diş hekimlerinin hasta sağlığını koruyacak ve devam ettirecek yeterli tıbbi bilgiye sahip olmadıkları düşüncesi
- Diş hekimlerinin hekimlikten çok esnaflık yapıyor olması düşüncesi
- Diş hekimlerine yüklenen görev ve sorumlulukların doktor unvanını hak etmeyecek kadar az olması düşüncesi
- Tıp kazanamayanların Diş hekimliği tercih ederek kolay yoldan doktor unvanını kullanıyor olmalarının verdiği rahatsızlık düşüncesi
1)Tıp fakültesinin öğrenim süresinin daha uzun olması:
Tıp fakültesinin eğitim süresi 6 yıldır ve bu Diş hekimliği eğitiminden 1 yıl daha uzundur.
Diş hekimliğinde verilen pratik eğitim tıp eğitimindekinden daha fazla ve bir hayli daha zordur. Bu durum mesleği icra etmek için gereken el becerisi ve motor aktivitenin üst düzeyde olmasını gerektirdiğinden kaynaklanır. Diş hekimliğindeki pratik eğitim süresi özellikle üçüncü sınıfta teorik eğitim süresinden daha fazla olmaktadır.
Tıp eğitiminde verilen kliniğe dayalı eğitim, dahili ve cerrahi bilimler olmak üzere temelde ikiye ayrılır ve toplamda 36 bilim dalından oluşur.
Diş hekimliği eğitiminde verilen kliniğe dayalı eğitim, 8 ana bilim dalından oluşur ve bunlardan ikisi cerrahi branştır.
Tıp doktorlarının daha fazla bilim dalında eğitim alıyor olmaları kendilerini doktor unvanına layık ancak Diş hekimlerini layık olmayan olarak görmelerine neden olmaktadır.
Tıp fakültesinde stajyer hekimlik 3 yıl sürer ve son senede intörn doktor olarak görev yaparlar. Stajyer hekimler 36 bilim dalında 3 yıl boyunca, her bilim dalı için staj süresi 2 ila 8 hafta arası değişmek suretiyle staj yaparlar. Örnek olması açısından Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesini baz alacak olursak, intörn doktorlar 12 bilim dalında, her birinde 2 ila 8 hafta arası değişen süreyle staj yaparlar.
Diş hekimliğinde stajyer hekimlik 2 yıl sürer ve 8 bilim dalının her birinde her yıl birer ay süreyle staj yaparlar.
Bunlardan bağımsız olarak Tıp ve Diş hekimlerinin aldığı temel tıp bilimleri aynıdır. Diş hekimleri temel bilimlerin yanında Tıp öğrencileri gibi, cerrahi bir branş olan patoloji dersini de alırlar. Fakülteden fakülteye değişmekle birlikte Diş hekimlerine staj olmaksızın; Dermatoloji, KBB, Göz hastalıkları, Nöroloji, Psikiyatri vb. dersler de verilmektedir. Çok nadir Diş hekimliği fakültesinde Tıp fakültesine oryantasyon stajları da düzenlenmektedir.
2)Tıp doktorlarının insan hayatı üzerinde diş hekimlerine kıyasla daha etkin olması düşüncesi
Doktorluk denince akla genelde insan hayatını kurtaran kişiler gelir. Ancak hekimlik ve doktorluk yalnızca bundan ibaret değildir. İnsanların yaşam kalitesini artırmak da doktorların görevlerinden biridir.
Tıp doktorları; ilk yardımlarla, basit uygulamalarla, acil müdahalelerle ve zorlu ameliyatlarla insanların hayatlarını kurtarmaktadırlar. Aynı durum pek bilinmese de Diş hekimleri için de geçerlidir. Diş hekimleri ilk yardım eğitimi alırlar, acil müdahalelerde bulunabilirler (krikotirotomi gibi). Basit uygulamalarla hayat kurtarabilirler. Örneğin dişteki apsenin kanal tedavisiyle tedavi edilmesi gibi. (ünlü firavun Tutankhamun’un, diş apsesinin sepsise yol açması nedeniyle öldüğü düşünülmektedir.) Veya hayatı kurtaran zorlu ameliyatlar yapabilirler (Çenedeki tümörün cerrahi olarak alınması, veya fasiyal sinire zarar vermeden parotis bezi tümörünün alınması gibi.)
Elbette hayatında hiç hayat kurtarmamış Tıp doktorları olduğu gibi hiç hayat kurtarmayan Diş hekimleri de vardır. Ancak sürekli hayat kurtaran Diş hekimlerinin olduğu da göz ardı edilmemelidir.
3)Diş hekimlerinin hasta sağlığını koruyacak ve devam ettirecek yeterli tıbbi bilgiye sahip olmadıkları düşüncesi
Bu düşünce kısmen yanlıştır. Diş hekimleri yaptıkları bütün uygulamaları “önce zarar verme” ilkesi çerçevesinde yapmaktadırlar. Oluşabilecek herhangi bir komplikasyonu yönetebilecek bilgiye sahiptirler, sahip olmalılar.
Diş hekimleri örneğin: kardiyojenik şok, solunum yolu tıkanıklığı, miyokard enfarktüsü, epilepsi nöbeti ve stratus epileptikus durumları, Hipoglisemik şok, Anafilaksi …vb. durumları yönetebilecek bilgi ve donanıma sahiptirler.
4)Diş hekimlerinin hekimlikten çok esnaflık yapıyor olması düşüncesi
Bu durum aslında yanlış değil. Kendi muayenehanesine sahip veya bir başkasının yanında çalışan diş hekimleri, para kazanmak için yanlış yollara saparak esnaf gibi düşünerek bazı hekimlik esaslarını gözetmeksizin karar verebiliyor veya etik olmayan müdahalelerde bulunabiliyorlar.
Ancak bu durum özel sektörde çalışan bazı Tıp doktorları için de geçerli ne yazık ki. Bu oran her ne kadar Diş hekimleri arasında daha yüksek olsa da bir grup hekim yüzünden genelleme yapmak çok da doğru olmayacaktır.
5)Diş hekimlerine yüklenen görev ve sorumlulukların doktor unvanını hak etmeyecek kadar az olması düşüncesi
Doktorluğun tanımı ve açılımı incelendiğinde, Diş hekimlerinin görev ve sorumluluklarının bu tanımı doldurmakta eksik kalmadığı görülmektedir.
Eğer doktorluk daha çok bilmek, daha zoru öğrenmek olsaydı belki de Tıp fakültesi mezunlarına değil de en az 3 dalda uzmanlık yapanlara doktor denilecekti.
6)Tıp kazanamayanların Diş hekimliği tercih ederek kolay yoldan doktor unvanını kullanıyor olmalarının verdiği rahatsızlık düşüncesi
Bu düşünce kısmen doğru ancak yanlış tarafları da var.
Tıp fakültelerinin puanlarından yüksek olan Diş hekimliği fakültelerinin varlığı da göz önünde bulundurulduğunda bu düşünce yanlış oluyor. Ancak Tıp kazanamayıp Diş hekimliği tercih eden de birçok kişi var.
Bu konuyu birkaç soru sorarak açık bırakmayı daha uygun buluyorum: Bir doktor ağız ve diş sağlığına merak duyup o alanda uzmanlaşmak isteseydi doktorluğundan olur muydu? Ağız ve diş sağlığında uzmanlaşan doktora, mesane sondası takma becerisi ne kadar yarardı, aynı beyin cerrahına yaradığı gibi?
Diş hekimlerinin Tıp doktorlarına sitemi
- Tıp fakültesini yeni bitirenlerin neredeyse hiçbir girişimsel uygulama yapma yetkisine sahip olmaması düşüncesi
- Tıp doktorlarının özel klinik açamaması düşüncesi
- Diş hekimlerinin daha fazla maaş alması düşüncesi
- Hiçbir diş hekiminin Tıp doktoru unvanını kullanmaması, yalnızca Diş doktoru olarak bilinmek istemesi.
1)Tıp fakültesini yeni bitirenlerin neredeyse hiçbir girişimsel uygulama yapma yetkisine sahip olmaması düşüncesi
Tıp fakültesini bitirenler bütün tıp bilimlerinde eğitim alırlar ve hepsi hakkında bilgi sahibi olarak mezun olurlar. Eğer tıp mezunu biri pratisyenlik yapmak istiyorsa pratisyen kalabilir, gördüğü bilimlerden birinde uzmanlaşmak istiyorsa uzmanlaşabilir ve o uzmanlığın yetkilerine ulaşabilir.
Yeni mezun Tıp doktorunun fazla yetkisinin olmaması pek önemli değildir. Pratisyenlik, uzmanlığa geçiş adımıdır ve kişiye istediği yetkiye sahip olma seçeneği sunar. Diş hekimliğinde böyle bir durum yoktur. Yeni mezun bir Diş hekimi eğitiminde gördüğü ve öğrendiği her yetkiye sahiptir, uzmanlık yalnızca daha fazla tecrübe ve beceri katar. Diş hekimliğinde yetki kazanma veya yetki artırma diye bir şey yoktur.
Bir diş hekimi; Yumuşak dokuya kesi atma, sütur atma, kemik grefti alma ve yerleştirme, sentetik greft kullanma, doku eksizyonu, anestezi uygulamaları, intravenöz ilaç uygulama, sedasyon uygulama, doku nakli, PRF hazırlama … vb birçok girişimsel uygulama yapma yetkisine sahiptir.
Ancak bu durum ileride değişebilir. Tıp ve Diş hekimlerinin uzmanlık yönetmeliği aynıdır ve bir gün yeni mezun Diş hekimlerinin bazı yetkileri Tıp doktorlarında olduğu gibi ellerinden alınabilir.
2)Tıp doktorlarının özel klinik açamaması düşüncesi
Eskiden Tıp doktorları da şimdiki Diş hekimleri gibi özel muayenehaneler açabiliyorlardı. Hatta her ilçede en az bir özel doktor bulunurmuş. Ancak pratisyen hekimlerin halkın gözünde küçük görülmesi ve bazı yetkilerin ellerinden alınması gibi uygulamalar özel doktorluğun da sonunu getirmiştir. Yine de Doğu bölgelerinde birkaç özel doktor kliniği mevcuttur.
Uzman doktorlar ise (genel cerrahi ve kadın hastalıkları gibi) günümüzde hala özel muayenehanelerinde hasta kabulüne devam etmektedirler.
3)Diş hekimlerinin daha fazla maaş alması düşüncesi
Bu konu tamamen yanlış. Maaş kavramı, birçok faktöre bağlı olarak değişebilmektedir.
Günümüzde asgari ücretle çalışan Diş hekimleri bulunmasına rağmen Tıp doktorlarında böyle bir durum yoktur. Yine ayda iki yüz bin Türk lirası kazanan Diş hekimleri varken bu miktarı kazanan pratisyen hekim yoktur ancak kat kat fazlasını kazanan uzman doktorlar vardır.
Kısacası maaş; kişinin kendine ne kadar yatırım yaptığına, kendini ne kadar geliştirdiğine, içinde bulunduğu ortama ve birçok faktöre bağlıdır.
4)Hiçbir diş hekiminin Tıp doktoru unvanını kullanmaması, yalnızca Diş doktoru olarak bilinmek istemesi.
Diş hekimleri “Açılın ben doktorum kalp ameliyatı yapacağım” veya “Ben doktorum göğüs tüpü takacağım” demiyorlar. Yalnızca diplomalarında da yazan diş doktoru unvanlarını kullanmak istiyorlar. Ancak doktorluk Tıp mezunlarıyla özdeşleştiği için Tıp doktorları bu duruma alınabiliyorlar.
Başka doktorlar da var
Tıp ve Diş hekimlerinin doktorluk tartışmasından nasibini almayan bir grup var: Akademik doktorlar.
Herhangi bir alanda doktora eğitimini tamamlayanlar “doktor” olarak mezun olurlar ve PhD (Philosophiae doctor / Doctor of Philosophy) unvanına sahiptirler. Bu unvan felsefi doktor yani “üzerinde düşünen” anlamına gelir ve akademik, bilimsel bir unvandır.
Diş hekimliğini ele alacak olursak; Diş hekimleri gördükleri tüm temel ve klinik bilimlerde doktora yapabilirler veya yalnızca klinik bilimlerde uzmanlık yapabilirler. Protetik diş tedavisini örnek vermek gerekirse Bu alanda doktora ve uzmanlık yapmış olanları inceleyelim:
Protetik diş tedavisi uzmanı yalnızca bu alanda hasta bakabilir, tedavi edebilir. Çünkü uzmanlık mesleki bir unvandır ve görev belirtir. Ancak bu alanda bilimsel çalışma yapamamaları gerekir çünkü doktor değildirler. Buna karşın uzman Diş hekimleri doktor kabul edilerek akademiye alınabilirler.
Protetik diş tedavisi doktoru bu alanda hasta bakabilir ancak diğer hastalara da bakması gerekir çünkü hala Diş hekimidir mesleki görevi değişmemiştir. Ancak bu alanda bilimsel çalışma yapabilir çünkü doktordur.
Tıp doktorluğunu ele alacak olursak; Tıp doktorları temel bilimlerde doktora yapabilir ve zaten sahip oldukları doktor unvanını tekrar elde edebilirler ancak bu unvan bilimsel olacaktır. Yalnızca tıp doktoru olan doktorlar; hasta bakabilir, tedavi edebilirler ancak bilimsel çalışma yapamazlar çünkü meslekleri doktordur, yani hekimdir.
Tıpta uzmanlık yapan doktorlar aynı zamanda o alanın doktorları kabul edilirler. Hasta bakma, tedavi etme ve bilimsel çalışma yapma yetkilerine sahiptirler.
Tıp doktorlarının Diş hekimlerine “siz gerçek doktor değilsiniz” demeleri oldukça sıktır. Ancak hiçbir Tıp doktoru bir Felsefe doktoru veya Edebiyat doktoru için aynı cümleyi kurmamıştır. Bunun nedeni Diş hekimlerinin de kendileri gibi hastalık tanısı, tedavisi ve takibi yapmaları ancak Tıp mezunu olmamalarıdır. Yine aynı Tıp doktorlarının hemşirelik bitirip doktora yaparak doktor unvanı alan; hastalık tanısı, tedavisi ve takibi yapan hemşirelere “siz gerçek doktor değilsiniz” dememeleri ilginçtir.
Sonuç
Akademik doktorluğa bakacak olursak Tıp ve Diş hekimliği mezunlarının hiçbiri mezun olduğunda doktor değildir.
Mesleki doktorluğa bakacak olursak Tıp ve Diş hekimliğinin her ikisinin de görevi, uğraşı, etkinliği doktorluk sıfatını doldurur.
Ülkemizde Diş hekimliği 11 Temmuz 1964’te Tıp fakültesinden ayrılmıştır ve özelleşmiş bir sağlık alanıdır. Kendi disiplinine ve yöntemlerine sahiptir.
Tıp biliminin babasını olan Hipokrat’ın da dediği gibi “Sağlık ağızda başlar”. Sağlık varsa tıp da vardır. Diş hekimliği ve Tıp; birçok zaman birbirinin tamamlayıcısı olmuştur ve birbirlerinden bağımsız düşünülemez.
Diş hekimleri; Aldıkları temel tıp bilimleri ve temel becerilerin yanında ağız, diş ve çene sağlığı üzerine ileri derecede eğitim almış hekimlerdir.