Dişçi korkusu veya diş hekimi fobisi (dentofobi), birçok insanın karşılaştığı bir endişe veya korkudur. Dişçi korkusu olan kişiler, diş hekimine gitmek veya dişlerine dokunulması konusunda aşırı bir korku veya endişe duyarlar.
Bu korkunun birçok nedeni olabilir. Bunlar arasında geçmişteki kötü dişçi deneyimleri, ailenin çocuğunu dişçi ile korkutması, acı veya rahatsızlık hissetme korkusu, diş hekimi aletleri veya kokuları gibi çevresel faktörler, kontrol kaybı hissi, anksiyete (kaygı) veya genel olarak tıbbi tedaviye karşı korku yer alabilir.
Dişçi korkusu, diş sağlığı üzerinde olumsuz etkilere sahip olabilir. Kişi, diş ağrısı veya diğer diş problemlerini çözmek için diş hekimine gitmekten kaçınabilir ve bu da diş hastalıklarının ilerlemesine ve daha ciddi sorunlara yol açabilir.
İNSAN NEDEN KORKAR?
Bence korkunun iki nedeni vardır. Bunlar hayatta kalma içgüdüsü ve bilgisizliktir. İnsan hayatta kalmak için sağlıklı olmalıdır. Dolayısıyla sağlığına ve hayatına zarar verme potansiyeli olan şeylerden korkar.
İnsanların bazıları köpeklerden korkar. Çünkü köpeğin kendisine zarar verebileceğini düşünür. Köpeğin uysal olduğunu bilir ve buna inanırsa korkmaz. Buradaki korkunun nedeni bilgisizliğine bağlı olarak kendisine zarar gelme korkusudur.
ŞAHIN, Muzaffer. Korku, kaygi ve kaygi (anksiyete) bozukluklari. Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi, 2019, 6.10: 117–135.
DİŞÇİ VE DİŞ HEKİMİ
Dişçi aslında eski bir kavramdır. Diş hekimliği fakültelerinden önce, köy köy gezip diş tedavisi yapan dişçiler vardı. Bunlar bir üniversite veya fakülte mezunu değildiler, aileden veya çevreden görerek kendini diş sağlığı üzerine yetiştirmiş kişilerdir. Kullandıkları metot ve yöntemlerini bilimsel bir temele dayandırmazlar, hatta kişiden kişiye değişen çok çeşitli yöntemleri vardır. Dişçiler, özellikle Pakistan ve Hindistan gibi geri kalmış ülkelerde hâlâ çok popülerdirler.
Diş hekimi ise ağız, diş ve çene sağlığının yanında genel insan sağlığı hakkında da bilgi sahibi olan diş hekimliği fakültesi mezunu sağlık personelleridir. Kullandıkları metot ve yöntemler bellidir ve bilimsel temellere dayanır.
Bir dişçinin, bir diş hekimi kadar güven vermediği ortadadır. Dişçilerin kullandığı bazı yöntemler ağrılı olabilir. Bu da hastalarda korku gelişmesine neden olabilir. Dişçiden korkan bir hastanın, bu korkuyu çevresine aktarması da olasıdır. Diş hekimliği eğitiminin modern anlamda “1933 yılı Üniversite Reformu” ile birlikte başlamasını da göz önünde bulundurursak, aile büyüklerimizin yollarının bir dişçi ile kesişmesi ve dişçilerden korkması muhtemeldir.
Baltacıoğlu, A. , Baltacıoğlu, İ. “Türkiye’de Diş Hekimliği Eğitim ve Öğretimi (1908–1933)”. Osmanlı Bilimi Araştırmaları 11 (2010 ): 159–202
HASTANIN DİŞÇİ KORKUSU NASIL YENİLİR?
- Hastaya güven vermek: Hekimin kendinden emin olması ve net ifadeler kullanması önemlidir. Hastalar net olmayan, sürekli ihtimaller üzerine konuşan hekimlere pek güvenmezler ve kaygı duyabilirler.
- Kullanılan aletleri açıklamak: Hastalar özellikle ucu sivri ve ses çıkartan aletlerden korkarlar. Bunları kendilerine zarar verecek bir tehdit olarak algılarlar. Aletleri ve ne işe yaradığını açıklamak hastaları rahatlatabilir. Örneğin: Kavitron aletinin yalnızca titreşimlerle diş taşını temizlemek için kullanılacağını söylemek.
- Yapılan işlemleri açıklamak: Hasta, ağzının içinde ne olup bittiğini bilmek ister. Bilmediği durumlarda kaygılanabilir. Yapılan işlemleri basitçe açıklamak hastanın korkusunu azaltabilir. Tabi burada “Şimdi damağınızı yarıyorum” gibi ifadeler kullanmamak gerekir.
- Hastayı sakinleştirmek ve rahatlatmak: Hastaya nefes egzersizleri yaptırmak, müzik dinletmek, bacak veya ayağını hareket ettirmesini isteyerek odağını değiştirmek gibi yöntemler hastayı rahatlatabilir.
- Hastanın da kontrol sahibi olmasını sağlamak: Hastanın korkularının sebeplerinden biri de koltuğa (ünit) oturduğu andan beri kontrolsüz ve savunmasız hissetmesidir. Hastaya, bir durum olduğunda elini kaldırıp yapılan işleme mola verilmesini isteme hakkının verilmesi; hastayı kontrol sahibi kılacak ve korkusunu azaltacaktır.
- Hastanın kaygılarını dinlemek ve bu kaygıları açığa kavuşturmak: Örneğin: Hasta ağrı duyma kaygısına sahipse yapılan işlemin ağrıtmayacağını iyice açıklamak.
- Küçük işlemlerden büyük işlemlere doğru ilerlemek: Hastanın korkusunun devamlılığı söz konusuysa, yapılan işlemleri planlayıp küçük adımlarla ilerlemek daha iyi olacaktır. Örneğin: İlk seansta yalnızca muayene, ikinci seansta diş taşı temizliği, üçüncü seansta diş temizliği, dördüncü seansta diş preparasyonu gibi. Hasta, hekimle vakit geçirdikçe ona olan güveni artacaktır.
SONUÇ
Günümüzde, özellikle gençlerde dişçi korkusunun görülme sıklığı oldukça azalmıştır. Diş hekimliğinde yaşanan gelişmeler komplikasyonları (tedavi sonrası istenmeyen sonuçlar) oldukça azaltmış, bu da diş hekimlerine olan güveni önemli ölçüde artırmıştır.
İnternet sayesinde hastaların tedaviler hakkında önceden bilgi sahibi olabilmesi de hastaları bilinçlendirmiş ve rahatlatmıştır.
Sarf edilen bütün çabalara rağmen, dişçi korkusu geçmeyen hastaların tedavileri genel anestezi altında sedasyon yöntemleri ile yapılır.